|
 |
DIYARBAKIR

ULUCAMİ : Şehrin merkezinde yer alır. Yapım
tarihi kesin olarak bilinmemektedir. M.S. 639 yılında Müslüman Araplarca Diyarbakır alınmış
ve kentin en büyük kilisesi olan Mar Toma Kilisesi'nin camiye çevrilmesi ile oluşturulmuştur. Anadolu'nun en eski
camilerindendir. Müslümanlar tarafından 5. Harem-i Şerif (Mukaddes Mabed) olarak bilinir. 1091 yılında
esaslı bir onarım geçirmiştir. Plan itibariyle Şam Emeviye Cami'nin Anadolu'ya yansıması olarak
yorumlanır. Camiye Diyarbakır'da hüküm sürmüş bütün devletler büyük önem vermiş ve onarmışlardır.
Büyük Selçuklu hükümdarı Melikşah İnal ve Nisanoğulları, Anadolu Selçuklu hükümdarı Gıyaseddin
Keyhüsrev, Artuklular, Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan ve Osmanlı padişahlarından birçoğuna ait kitabe
ve fermanlar Camiinin muhtelif yerlerinde görülmektedir. Ulucamii de muhtemelen Roma dönemindeki bir amfiteatrdan alınan
çok değerli mermer rütürler ve işlemeli sütun başlıkları ve kabartmalar vardır. Caminin dört
cephesi bir zamanlar dört mezhep için hizmet vermiştir. Cami avlusundaki güneş saati Romalılardan kalmadır.

MELİK AHMET PAŞA CAMİİ: Diyarbakırlı
Melik Ahmet Paşa ta rafından 1587-1591 yılları arasın da yaptırılmıştır.
Altında depo ve bazı mekanlar bulunan camiye merdivenle çıkılmaktadır.
Kuzey ve Güney tarafı siyah, beyaz taş sıralarından diğer tarafları ise siyah taşlardan
yapılmıştır.
KALE CAMİİ (HZ.
SÜLEYMAN-NASIRIYE CAMİİ): Nisanoğlu Ebul Kasım tarafından 1155-1169 yılları
arasında yaptırılmıştır. Cami bitişiğinde Osmanlılar döneminde yapılan Halid
Bin Velid'in oğlu Süleyman ile Diyarbakır'ın Araplar tarafından alınışı sırasında
şehit düşen diğer sahabelerin yattığı Meşhed bulunmaktadır.
İSKENDER PAŞA CAMİİ : 12.
Osmanlı Valisi İskender Paşa tarafından 1551 yılında yaptırılmıştır.
Tipik bir Sinan ekolü ve Osmanlı camiidir.
ŞEYH MATAR CAMİİ: Dört ayaklı
minare ve cami Akkoyunlu eseri olup, 1500 yılında Sultan Kasım tarafından yaptırılmıştır.
Minare yekpare taş sütun üzerinde dört köşeli olarak inşa edilmiştir. Sütunların üzerine fırınlanmış
ağaç kullanılması da minarenin özelliklerinden birisidir. Bu inanışa göre yedi defa sütunların
altından geçenin dileği kabul edilir.
FATİH PAŞA CAMİİ: Diyarbakır'ın ilk valisi Bıyıklı Mehmet Paşa tarafından
1516-1520 yılları arasında yaptırılmıştır. Caminin bir diğer adı da Kurşunlu
Camii'dir. HÜSREV
PAŞA CAMİİ: Hüsrev Paşa tarafından 1521-1528 tarihleri arasında yaptırılmıştır.
Mardin Kapı tarafında bulunan camii önce bir medrese olarak inşa edilmiştir. Siyah beyaz kesme taşlardan
yapılmıştır.SAFA
CAMİİ: İnşa tarihi kesin bilin meyen camii Akkoyunlu eseridir. Eskiden bir kılıf içinde
muhafaza edildiği söylenen minaresi zarif yapılıdır.ALİ PAŞA CAMİİ: Aynı ismi taşıyan mahallededir.
Diyarbakır Valisi Hadım Ali Paşa tarafından 1537 yılında yaptırılmıştır.
Mimar Sinan'ın eseri olduğu söylenen bu camii'nin çinileri enfestir.
BEHRAM PAŞA CAMİİ :
13. Osmanlı Valisi Behram Paşa tarafından yaptırılan
cami, Osmanlı mimari sinin en güzel örneklerindendir. Caminin çok süslü minberi bir sanat
harikasıdır. Minaresi yıldırımdan zarar görmüştür. Kesme taştan yapılmıştır.
NEBi CAMii: Akkoyunlu
eseri olup, 15. Yüzyıldan kalma taşla örtülü tek kubbeli bir camiidir. Minaresinde Peygamber Efendimizden (Kaalen
Nebiye) diye bahseden kitabelerin çokluğundan dolayı Nebi veya Peygamber Camii denildiği sanılmaktadır. 1530 yılında Hacı Hüseyin
adlı bir kasap tarafından yaptırılan minaresi 1960 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü'nce
yeri değiştirilerek onarılmıştır.
HAZRETİ SÜLEYMAN CAMİİ:
Diğer bir adı da Kale Camii'dir. Minaresin deki yazıtlardan anlaşıldığına
göre cami 1155 yılında Nisanoğlu Eb-ül Kasım Ali tarfından yapılmıştır. Cami
Selçuklu, minaresi Arap üslu bundadır.
MEDRESELER
MESUDİYE MEDRESESİ: Ulu Cami'nin
kuzeyinde camiye bitişiktir. Medresedeki yazıtlara göre yapımına 1198-1199 miladi yılında, Artuklu
hükümdarı Ebu Muzaffer Sökmen II zamanında inşaasına başlanmış, 1223-1224 yıllarında
bitirilmiştir. Mimarı Halepli Mahmut oğlu Cafer'dir. Aynı mimarın adını surlardaki bazı
kitabelerde Ulu Cami'nin onarım kitabelerinde ve Devegeçidi Köprüsü kitabesinde de görmekteyiz. İki katlı olan
Mesudiye Medresesi, Açık Medreseler grubu içinde tek veya çift evyanlı şemaya bağlıdır. Mimari
bakımdan Zinciriye Medresesinin üslubuna benzemektedir.
ZİNCİRİYE (SİNCARİYE) MEDRESESİ: Ulu Cami'nin Güneybatısında ve yakınındadır. Ulu Cami ile
arasında kemerli bağlantılar bulunmaktadır. 1198 miladi yılında mimar İsa Ebu Dirhem tarafından
yaptırılmıştır. Açık medreseler grubu içerisinde tek veya iki eyvanlı şemaya bağlı
tek katlı olarak inşalıdır.
Ali
Paşa Medresesi : Hadım Ali Paşa tarafında 1434-1537 yılları arasın
da yapılan medrese Ali Paşa Camisi'nin batısında yer almaktadır.
Muslihiddin Medresesi
: 19.yy'in ilk yarısında yapılan medrese Safa Ca misinin avlusunda yeralmaktadır.
TÜRBELERİ
İskender Paşa Türbesi
: Aynı adı taşıyan cami avlusunun doğu kesiminde yer almaktadır.İçinde
Şair Yusuf Raif Efendi'nin mezarı bulunmaktadır. Türbe iki kısımdan olunmaktadır.Güneyde türbe,kuzeyde
ise süslü mihrabı bulunmaktadır. Arap Şeyh Türbesi :
Arap Şeyh Camisinin Avlusunun kuzey kesiminde bulunmaktadır. XIIV. yy 'da Diyarbakır'a Vali olarak atanan Kara
Mustafa Paşa tarafından yapılmış olduğu sanılmaktadır.Sahabeler
Türbesi : Şehrin Arap Müslümanlar tarafından fethi sırasında şehit düşen sahabelerin
gömüldüğü yer olarak bilinmektedir. İçkale'de içkale camisinin bitişiğindedir. İki kemer üzerine
oturtulmuştur. Mezar 6m uzunluğunda ve üstü örtülerle bezeli haldedir.Şeyh Abdulcelil Türbesi : Muslihiddin Lari Medresesiyle aynı yerdedir. Ne
zaman yapıldığı bilinmemekle birlikte kesme taştan ve sekiz gövdelidir. İçten kubbeli,dıştan
oluklu kiremitten yapılmış ve üstü paramidal bir çatıyla örtülüdür.Kuzeyde bulunan kubbeli bir kapıdan
içeriye girilmektedir. Lale
Bey Türbesi : Sekizgen biçimde ve kesme taşlardan yapılmış olan türbe Lale Bey camisinin kuzey-doğu
köşesinde yapılmıştır. Siyah bey az taşlardan ve kare bir çerçeve içinde yazılmış
yazılar çok ilgi çekicidir.
|
 |
KİLİSELER
Diyarbakır'ın İslamiyet'ten önceki ahalisi üç dinde
idiler. Şemsiler (Güneşe Tapanlar), Yahudiler ve Hıristiyanlar, Hıristiyanlar da beş mezhebe ayrılmışlardı:
Gregoryen (Ermeni), Yakubi (Süryani-Kadim), Ortodoks (Rum), Asuri (Nasturi) ve Keldani. Yukarda anılan bütün din ve mezheplere
ait dini yapılar mevcuttu. Ancak bugün bunların ne yazık ki büyük bir bölümü yıkılmış durumdadır.
Ayakta kalanlar: Meryem Ana Süryani Kadim, Keldani, Surp Gregos, Surp Sarkis (Çeltik Kilisesi), Saint George (Kara Papaz Kilisesi),
Katolik ve Protestan Kiliseleridir. MERYEM
ANA SÜRYANİ KADİM KİLİSESİ: Alipaşa
Mahallesinde yer almaktadır. Bugün faal durumda olan tek kilisedir. Yapım tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Geç
Roma dönemine tarihlenen bir kapısı ve mihrap üzerinde kalıntılarını izlediğimiz mimari
bezekleri bulunmaktadır. Geçirdiği bir çok onarım sonucu planında değişiklikler olmuştur.
En son 18. yy.da esaslı bir
onarım görmüştür.

DIYARBAKIR
DIYARBAKIR |
 |
Mar Thoma Kilisesi: Yapının yapılış tarihi bilinmemek le birlikte Hıristiyanlıktan önce
puta tapanların kullandığı bir mabetti. Hıristiyanlığın resmi bir din olmasından
sonra mabet kiliseye dönüştürülmüştür.İslam orduları tarafından ele geçirilen Diyarbakır'da
kilise camiye dönüştürüldü. Bu cami günümüzdeki adı Ulu cami olarak bilinmektedir.
Saint Teodoros Kilisesi: Fatih Paşa camii'nin bitişiğinde olduğu bilinen kilise bu gün yok olup gitmiştir....
SAINT GEORGE (KARA PAPAZ) : İçkale'nin
Kuzeydoğu köşesinde yer alır. Yapım tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Ancak inşaa tarzı ve
yapıda kullanılan malzemeden dolayı Roma dönemine M.S. 2. yy.a ait olduğu düşünülen kilise, Artuklular
döneminde sarayın hamamı olarak kullanılmıştır. Bazı kaynaklarda, Artuklu hükümdarlarının
bu hamamda ve sarayda Cizre'li bilgin Em-ül İz El Cezeri'nin imal ettiği robotları kullandıkları
yazılmaktadır.
Kırklar Kilisesi:
Kırklar dağı üzerinde bulunan kilise V. yy sonlarında inşa edilmiştir.
Bu gün yalnızca bir duvar kalıntısı ve mahzen kısmı kalmıştır. | |
DIYARBAKIR
DIYARBAKIR
DIYARBAKIR
|
 |
0
|
 |
|
|
|
|
 |